İçeriğe geç

İstanbul Teşviki

İstanbul Finans Merkezi Projesi kapsamında yeni kanunlar hazırlanırken, çeşitli vergi teşvikleri de sunuluyor. Bu teşvikler arasında yer alan, girişim sermayeleri ve yabancı fonlara yönelik düzenlemeler, finans dünyasında heyecanla karşılandı.

Avrupa’da kriz her geçen gün evrimleşerek daha değişik boyutlarda sorunlara yol açarken, Türkiye alternatif bir finans merkezi oluşturma konusunda çalışmalarını hızlandırdı. İstanbul Finans Merkezi Projesi kapsamında yeni kanunlar hazırlanırken, çeşitli vergi teşvikleri de sunuluyor. Bunlar arasında, girişim sermayeleri ve yabancı fonlara yönelik düzenlemeler dikkat çekti.

Haziran ayı başında, amme alacaklarının tahsiline ilişkin ve diğer bazı kanunlarda değişiklik yapan kanun tasarısı, TBMM Genel Kurulu’nda kabul edilerek yasalaştı. Yasaya göre, Türkiye’de girişimciliğin geliştirilmesi amacıyla kurumların; tam mükellefiyete tabi girişim sermayesi yatırım fonu katılma paylarıyla, girişim sermayesi yatırım ortaklıklarının hisse senetlerin-

den elde ettikleri kâr payları, Kurumlar Vergisi’nden istisna olacak.

Yasada, İstanbul’un finans merkezi olmasına yönelik düzenlemeler de yer alıyor. Bugüne kadar fon yönetim şirketlerinin Türkiye’de ofis açmalarına engel olarak görülen vergi düzenlemeleri değiştirilerek, durumun Türkiye için bir avantaj haline dönüştürülmesi, finans piyasalarının geliştirilmesi ve derinleştirilmesi amacıyla yabancı fonların Türkiye’den yönetimi teşvik ediliyor. Düzenlemeyle, İstanbul’un uluslararası finans merkezi olması yolunda da önemli bir adım atılması ve büyük ölçekli fonların Türkiye’ye çekilmesinin vergisel açıdan teşviki amaçlanıyor.

Bu amaçla, yabancı fonların, Sermaye Piyasası Kurulu’nca verilen portföy yöneticiliğiyetki belgesine sahip tam mükellef şirketler aracılığıyla, organize bir borsada işlem görsün, görmesin her türlü menkul kıymet ve sermaye piyasası aracı, vadeli işlem ve opsiyon sözleşmesi, varant, döviz, emtiaya dayalı vadeli işlem ve opsiyon sözleşmesi, kredi ve benzeri finansal varlıklar ve kıymetli maden borsalarında yapılan emtia işlemlerinden elde ettikleri kazançları nedeniyle portföy yöneticiliği yapanlar; söz konusu fonlar için daimi temsilci, bunların işyerleri de bu fonların işyeri veya iş merkezi olarak sayılmayacak. Bu kazançlar için beyanname verilmeyecek, diğer kazançlar nedeniyle beyanname verilmesi halinde bu kazançlar beyannameye dahil edilmeyecek.

Bazı kazançların beyannamede bildirilen gelirlerden indirilmesine imkân tanınması suretiyle, uluslararası ekonomik rekabet açısından büyük önem taşıyan girişimcilik ve yurtdışı hizmet ihracatı teşvik ediliyor. Girişimciliğin teşvik edilmesi amacıyla

Türkiye’de kurulan veya kurulacak olan, gelişme potansiyeli taşıyan, kaynak ihtiyacı içerisinde olan girişimci şirketlere kaynak tahsis eden girişim sermayesi yatırım fon veya ortaklıklarına sermaye koyan işletmeler için yeni bir teşvik getiriliyor. Buna göre, beyan edilen gelirin %10’unu aşmamak şartıyla girişim sermayesi fonu olarak ayrılan tutarların, Gelir Vergisi matrahının tespitinde beyanname üzerinden indirilmesine imkân tanınıyor.

Önümüzdeki dönemde girişim sermaye fonları ve yatırım ortaklıklarının yabancı fonların Türkiye de büyük bir büyüme ivmesi içine girmesi olasılığı çok yüksek gözüküyor. Bunun da ekonomiye katkısını hep birlikte izleyeceğiz. Meydan kumarbazlara kalırsa… Nasreddin Hoca’nın hikâyesi vardır ya, hani hocayla oğlu bir eşekle beraber yola çıkmışlar… Çocuk eşeğe binince görenlerce ayıplanmış, “baban dururken sen niye binersin” diye… Hoca binince ayıplanmış, “koca adamsın, çocuğun dururken sen niye binersin” diye… İkisi beraber binince ayıplanmış, “eşeğe yazık değil mi” demişler… İkisi beraber inince ayıplanmış, “madem binmeyecektiniz, neden eşek aldınız” diye… Ne yapacaklarını şaşırmışlar. Bizim borsada yer alan şirket sahiplerinin işi çok

zor. Hisse fiyatları yükselse “manipülasyon zanlısı”, düşse “patron hisse sattı, düşürdü”, yatay kalsa “patron mal topluyor, yükselmesine izin vermiyor” söylentileri… Borsadaki dedikodu mekanizması şirketlerin yönetimini hayli sıkıntıya sokuyor. Katıldığımız genel kurullar ve yaptığımız sohbetlerde bu konuda oldukça şikâyet aldık. Ben bunu biraz da internet mecrasının gelişmesine ve kontrolsuz, yaptırımsız bir şekilde haber yapan, forumlarda yorumlar yazan yatırımcılara bağlıyorum. Kısa vadede kâr peşinde koşan, manipülatörü takip eden yatırımcı kitleleri, bir yandan para kaybetmeye mahkumken diğer taraftan da kurunun yanında yaşın da yandığı bir piyasa yaratmışlar.

Artık piyasa olgusu tamamen silinmiş ne yazık ki. Sanki piyasa sadece manipülatör ve patronlardan oluşuyor. İşlemlerin %1’i bile bu kapsama girmemesine rağmen algı bu olmuş. “Teşekkürler medya”, ne diyelim. Yatırımcı uzun vadeli, gerçek yatırımcı olamıyor bir türlü. Mevduatta bir yılda %9 kazanç ona yeterken borsada ne kazansa yetmiyor. Bu sistem bu yatırımcı tipiyle de hiçbir yere varamaz. Artık bunu da anlamak gerek. Gerçek yatırımcıyı devlet hisselerine el koyarak kaçırır, korumak yerine mağdur olmasına sebep olursa, meydan kumarbazlara kalır…