İçeriğe geç

Her Zorluğun Ardından Bir Başarı Gelir…

Yılmadan çalıştık, umudumuzu hiç kaybetmedik, AB Yatırımcılar Federasyonu (Euroshareholders)’a tam üye olduk! Avrupalı dostlarımıza verdikleri destek için teşekkürler…

Avrupa Birliği (AB) için yola çıkan ülkemizle birlikte biz de çalışmaya koyulduk… Türkiye için neler yapabileceğimizi düşünmeye, araştırmaya başladık 2003 yılında. BORYAD uluslararası alanda da Türkiye’ye katkı sağlayacak lobi çalışmaları yapabilir miydi? Türkiye’ye yatırım yapan yerli ve yabancı yüzbinlerceyatırımcı yurtdışında da temsil edilebilir miydi? Yoksa sadece hayal mi kuruyorduk?


Her mucize bir hayalle başlar. Biz bunu tecrübe ederek öğrendik. Çabalarımız karşılığını  buldu ve Euroshareholders (Avrupa Birliği Yatırımcılar Federasyonu) karşımıza çıktı. Bizi üyeliğe kabul ettiler; ancak tüzükleri gereği ancak fahri üye statüsü verilebiliyordu bize. AB üyesi olmayan hiçbir ülke tam üyelik hakkı kazanamıyordu.


Bu durum moralimizi bozmadı. Zaten ülkemiz tam üyelik yolundaydı ve bizitanıdıkça seveceklerini ve yıllardır hiç değişmeyen tüzüklerini bile değiştirebileceğimizi biliyorduk. Bu düşünceyle fahri üye olarak federasyona dahil olduk. Fahri üye olmamıza rağmen gerek yerli gerekse yabancı basında birçok kez yer almamız, araştırma çalışmalarımızın en saygın dergilerde yayınlanması, üniversitelerde doktora tezlerine girmesi onları çok etkiledi.
Hiçbir toplantı kaçırılmadı, hiçbirine elimiz boş gitmedik, ülkemizin tarihsel dokusunu yansıtan el sanatı ürünlerini de yanımızda götürdük.


Daha devamı var…


Onları Türkiye’ye davet ettik, güzel ülkemizi gezdirdik, kişisel olarak her biriyle ayrı dostluklarımız oluştu. Geldiğimiz noktada onlardan bir tek ricamız oldu: “Türkiye’nin tam üyeliği uzayabilir, bir tüzük değişikliği ile bizi tam üye yapabilir misiniz?” Cevap gayet netti… Oy birliği ile EVET… Ülkem adına bu zorlukları aşarak AB içinde büyük bir lobi gücüne sahip bir federasyonda artık tam üye olarak temsil edildiğimiz için gurur duyuyorum. BORYAD artık bu seçkin federasyonda yönetimde söz sahibi bir konuma gelmiştir. “AB’li bir federasyona üyeyiz vize sorunu yaşıyoruz” Bir de işin farklı bir tarafı var. Onu da aktarmak isterim.


6 Aralık 2010 tarihinde oylanan tam üyeliğimiz ile ilgili bu toplantıya katılmak için Türkiye’den yola çıktık. Aslında AB kanunlarına göre gerek olmayan vizelerimizi, fazlasıyla dosya götürerek almıştık. Vizemiz iki senelik ve çok girişli kültürel vize kapsamındaydı. Ne yazık ki bir yanlışlık olmuş, vizemiz 9 Aralık’ta başlıyormuş. Buna dikkat etmemişiz. 5 Aralık’ta, bu seneki toplantının yapılacağı Wiesbaden kentine ulaşmak için Frankfurt Havalimanı’na indik. Vize kontrolünün yapıldığı kapıda durdurulduk. “Evet, vizeniz var ama dört gün sonra başlıyor, giremezsiniz denildi. Vizenin zaten verildiği, daha önce defalarca o ülkeye giriş yapmış ve önemli bir toplantı için geldikleri belli olan bir grubun hangi mantıkla durdurulduğunu anlamakta güçlük çekiyorduk.
Alman polisi aslında oldukça kibar davrandı ancak ellerinde yetki olmadığını, bizi geri göndermek zorunda olduklarını, Lufthansa uçak firmasının aslında bizi getirmesinin hata olduğunu ve ceza alacaklarını söylüyordu. Firma ne yapsın?.. Vizemiz vardı, onlar da tarihe dikkat etmemiş demek ki! Acilen büyükelçiliğimizi aradım; Pazar günü sabah 08.00 olmasına rağmen oradaki güvenlik görevlisi telefonu açtı, ilgilendi ve memur arkadaşa ileteceğini söyledi. 15 dakika geçmeden büyükelçiliğin aradığı, Frankfurt konsolosluğundaki görevli arkadaş bana cep telefonumdan ulaştı ve yardımcı olmak için ne gerekiyorsa yapacaklarını söyledi. Havalimanı emniyet müdürünü aradılar, uğraştılar, çabaladılar ama Alman bürokrasisi kırılmadı. Beş saatlik bekleme süresinin ardından pasaport polisi bir arkadaş nezaketiyle ve bu olanlardan büyük üzüntü duyduğunu belirterek bizi uçağa kadar getirdi ve ülkemize geri döndük.


Büyükelçiliğimizle gurur duyduk


Bütün bu yanlışa rağmen büyükelçiliğimiz ve konsolosluk görevlilerimizin, bu çalışkanlığı, hızları, nezaketleri ve Pazar günü sabahın erken saatinde bile yardıma koşacak kadar hazır olmaları beni çok etkiledi. Türk vatandaşı olduğum için gurur duydum.


Diğer taraftan da bu kadar çalışkan ve özverili bir milleti anlamayan AB toplumu için üzüldüm. Döndüğümüzde başımıza gelenleri mail yoluyla federasyon üyesi dostlarımıza aktardık. Hepsi durumdan çok etkilendiler ve aralarında emekli büyükelçilerin de bulunduğu dostlarımız, bu konuyu AB gündemine kadar taşıyıp, şikayet edeceklerini aktardılar. Onlara göre bizden vize istenmesi bile büyük bir ayıptı… Bunun yanında bize yapılan ise akıl almaz bir skandaldı.


Bu olaylı yolculuğun ardından bizi tam üyeliğe kabul eden tüm dostlarımıza teşekkür etmek istiyorum. İnsanların herhangi bir nedenle sınıflara ayrıldığı bir dünya yapısına karşı duran herkese… Bunun yanında gördüm ki, gerçekten “Her zorluğun yanında bir kolaylık muhakkak var”… Yeter ki kişi buna inansın ve buna göre mücadele etmeye devam etsin.