İçeriğe geç

Borsa Yatırımının Altın Kuralları

Üniversite öğrencileri tarafından ‘borsada kazandıran yatırım stratejileri’ konulu bir makale hazırlamam talep edildiğinde, yazıma ‘aslında bu işin sihirli bir formülü yoktur’ diye başlamayı düşündüm önce. Ama bu, çok klasik olurdu…

‘Borsada kazandıran yatırım stratejileri’ konulu bir makaleye atılacak o kadar çok başlık var ki… Ben en iyisinin şöyle söylemek olduğuna karar verdim sonunda: “Nasıl yaşadığımız hayatta hiçbir şey yüzde yüz garanti değilse, borsada da aynı şeyler geçerli olmakla beraber, denenip başarıya ulaşmış birçok yatırım stratejisi de mevcuttur.” Ancak neye karşı neyi riske ettiğimiz ve beklentimiz burada kapıları açabilecek altın anahtardır. Asıl amaç mutlu olmaksa, bizi hangi getiri mutlu eder bunu doğru tespit etmek önemlidir. Eğer beklentimiz çok yüksekse mutluluğun yanında mutsuz olma riskini sonuna kadar aldığımızı da bilmek önemlidir. Bu noktada hiç bir zaman tatmin olmayacak birine söylenebilecek en son şey, “borsada yatırımcı ol” demektir.

Öğrenciyken başladığım borsa hayatımda öyle karakterler tanıdım ki, keşke hiç yatırımcı olmasalardı diye çok düşündüm.

Bu karakterler en ucuza alıp, en pahalıya satan olmayı istediler ve hiçbir zaman kazandıklarıyla yetinmediler. Sonuç ise hep mutsuzluk oldu. Ucuza aldıklarını sandılar ama daha da düştü, üzüldüler. Pahalıya sattık dediler ama daha çok yükseldi, gene üzüldüler. Onlardan alan kazanınca da, onlara satan kârlı satınca da hep üzüldüler… Birinin kârı eşittir, diğerinin zararı olmamalı Aslında tam tersi olmalıydı. Diğer türev piyasalardan farklı olarak borsa herkesin kazandığı bir platform olarak düşünülmüştü. Birinin kârı eşittir diğerinin zararı olamaz, olmamalı. Birçok borsacı bunu hâlâ yanlış biliyor. Burada temel mantık şirkete ortak olmaktır ve şirket büyüyüp, kâr payı dağıttığı sürece, yeni alanlar kârlı olacaktır. Temel nokta, şirketin ve kârların büyümesi ve fiyat hareketinin de bu bağlamda ilerlemesidir. Doğru sektörde, doğru şirketi

tercih eden yatırımcı hisseleri makul bir fiyat seviyesinden alabiliyorsa her zaman kazanmaya devam eder. Sattığı nokta ise onun mutlu olduğu noktadır. Amaç bu olmasına rağmen işi bir iddia ve kumar mekanizması haline getirenler, milyonlarca insana zarar verdi. Bugün yaşanan kriz de bu yanlış zihniyetin ürünüdür.

Size borsada yatırıma yeni başlayanlar için, kişiyi fazla sıkıntıya sokmadan kazandıracak bir stratejiyi anlatmak istiyorum. Tecrübe ne kadar artarsa, mutsuzluk ve kaybetme riskini alma cesareti de o kadar artacaktır. Bu yatırım stratejisi uykusuz geceler geçirmenizi ve kalp rahatsızlıklarınızı önlemeye yönelik, borsada en az riski taşımanızı sağlamayı amaçlayan stratejidir.

Öncelikle sermaye yapımıza dikkat etmek önemlidir. Sermaye kısa vadede ihtiyaç duyacağımız herhangi bir kaynağa dayanıyorsa veya borç-kredi gibi bir kaynaksa, başarı sansımız azaldığı gibi, bunun yaratacağı stres doğru karar vermemizi de engeller. Sermayemizin tamamını borsada kullanırsak, piyasanın düşüş noktalarında daha düşük fiyatlardan maliyetimizi ortalama şansını da kaybetmiş, ayrıca yeni çıkabilecek fırsatları da kaçırmış oluruz.

Kısa vadeli ihtiyaç duymayacağımız bir sermayenin belli bir kısmını ki, yeni borsaya başlayanlar için %25’i uygun olabilir, borsaya aktardığımızı düşünelim. Bu noktada borsadaki riskimizi tek bir hisse senedine eşdeğer kılmamak için farklı sektörlerdeki farklı hisse senetlerine dağıtmak uygun olacaktır. Yurtdışında bu konularda çalışma ve araştırma yapanlar 7 hissenin optimum sonucu doğuracağını söylese de bence bu konuda karar size aittir. İster 5 ister 10 ayrı sektörde ayrı hisse senetlerini seçin, ama bu 2’de de kalmasın. Bu tür bir portföyde öncelikle getiri hesabını doğru yapmanız önemlidir. Hedeflediğiniz getiri piyasadaki faiz oranları ve diğer yatırım araçlarına göre fazla abartılı olursa, o noktaya ulaşmak hiçbir zaman mümkün olmayabilir. Bu yüzden öncelikle yeni baş-layanlar küçük hedefler koyarlarsa daha başarılı olacaklardır. Şirket ve sektör seçimi Sektör olarak büyümeye açık, kamu tarafından da vergisel veya yasal düzenlemeler açısından önünde bir sıkıntı gözükmeyen sektörlerin seçilmesi önemlidir. Örneğin, çevreye zarar verdiği için Avrupa Birliği’nde yasaklanan, Türkiye’de de bir süre sonra yasaklanabilecek bir faaliyette bulunan bir firmayı düşünelim. Bu firma yeni duruma hazır mı? Gerekli yatırımları yapmış mı ve piyasada rekabet edebilecek düzeyde olacak mı? Bu sorulara cevap bulmadan yapılacak bir yatırım çok zarar ettirebilir. Doğru patron ile ortak olmak En ufak bir işte bile kimse hırsızlık yapacak, doğru, dürüst yaklaşımlarda bulunmayan, yalancı biriyle ortak olmak istemez. Bu borsada yatırım yaparken de geçerlidir. Türkiye gibi kurumsal yönetim ilkelerinin çok geçerli olmadığı bir ülkede, şirketin hakim ortaklarının davranışları çok belirleyici olmakta ve bunların yaptıkları hırsızlıklar (örtülü kaynak transferleri) yeterince engellenememektedir. Bu yüzden doğru kişilerle ortak olmak önemlidir. Bazı uzmanlar magazin basınında yer alan ve eğlence dünyasında boy gösteren kişilerle de ortak olmaktan kaçınmakta ve hisse senetlerini almamaktadır. Temel analiz Şirketin mali tabloları, uluslararası kabul görmüş bazı oranlara uygun olmalı. Mali açıdan her an sıkıntıya düşebilecek, nakit akışı bozuk, doğru düzgün finansal yönetimi olmayan şirketler tercih edilmemelidir. Bu noktada cari oran, likidite oranı, piyasadefter değeri oranı ve fiyat kazanç oranı ön plana çıkmaktadır. Ancak borsada beklentiler satın alınıp gerçekler satıldığı için bu oranların şimdiki durumundan çok, en az bir sene sonra ne derece iyi olabileceği araştırılmalıdır. Bu da şirketin hedefleri, yatırımları ve fırsatları değerlendirebilme altyapısı ile doğru orantılıdır. Yenilikçi, kolay uyum sağlayan, yaratıcı gücü yüksek şirketler özellikle tercih edilmelidir. Teknik analiz Piyasada birçok uzman inanmasa da bazı kritik zamanlarda doğru sonuç verebilmesi açısından önemli bir analizdir. Geçmiş fiyat hareketlerine bakarak gelecekte oluşması muhtemel fiyatları tespit etmeye yarar. Tek başına değil, diğer yöntemlerle tespit ettiğimiz hisse senetlerini doğru zamanda alabilmemize olanak sağlar. Tek başına kullanılırsa büyük zararlara yol açabilir. Modern portföy teorisi MPT yıllarca yapılan bunca istatiksel araştırmaya rağmen başına ve sonuna iki harf eklenerek EMPTY (BOŞ) bir teori olarak da adlandırılmaktadır. Ancak bir çok portföy yönetim şirketi, fon risklerini ayarlamak için bu yöntemi kullanmaktadır. Portföyün riskini ölçmek ve yöntemi kullanmayı öğrenmek için deneyebilirsiniz. Yatırımcı haklarına saygılı şirketler Yatırımcılar, bir hisse-bir oy, eşit temettü gibi, hisse senetlerinde hakim ortaklarla eşit haklara sahip olmalıdır. Aksi halde hakim ortaklar, şirketin %90’ını satıp %10’u ile şirketi yönetebilir ve şirketten kaynak çalabilirler. Bu tür şirketler yatırımcısına çok fazla para kazandırmaz ve piyasa ortalamasının altında işlem görür. Ancak bazen manipülatör devreye girer ve şirket sahibiyle anlaşmalı olarak fiyatları yukarı çeker ve yüksek fiyattan vatandaşa satarak, onları dolandırmaya çalışır. Bu tür hisse senetlerinden ve hırsızlardan uzak durun. İnanın öyle bir hisse senedinden para da kazansanız da size yaramayacaktır. Bir sonrakinde daha fazla kaybedebilirsiniz.