İçeriğe geç

Ali Bahçuvan köy gezilerine başladı

En iyi köyü kurmak için, geziler devam ediyor.

Suni değil, doğal, kendi hayvanlarının gübreleriyle yaptıkları tarım, çok nadir olan bir durum maalesef…

Taş değirmen unuyla pişen ekmek…

Köyleri gezerken dikkat ettiğimiz ve gördüğümüz her şey güzel değil tabi ki. Maalesef tüm köylerin neredeyse kaderi aynı. Genç nüfus yok denecek kadar az, hatta birçok köy 5-10 hane kalmış. Üretim durma noktasında. Devlet politikaları da maalesef köylüden yana değil, çabaladıkça batıyorlarmış, köylü aynı bu tabiri kullanıyor. Dikkat ettiğimiz bir diğer nokta suni yem, suni gübre, bol tarım ilaçları, GDO’lu tohumlar. Güzel olanları da çok güzel! Hâlâ dedelerinden kalan tohumları kullananlar. Doğal yemlerle beslenen hayvanlar ve yine bu hayvanların gübreleri ile yapılan tarım. Taş değirmende öğütülen unlarla, taş fırında yapılan ekmekler… Biz nasıl olacağı önemli değil, ister ayrı bir köy isterse var olan köyleri tekrar canlandırma adına; Yerel ve doğal tohumları kullandırmak, ilaç kullanmamak, suni olan her şeyden uzaklaşmak. Zeytini bile fabrikalarda değil yine taş ile işlemek. Bu amaçta herkese düşen ve görev sorumluluklar var. Süreç kolay olmuyor, zorluklarla karşılaşıyoruz, şevkimiz kırılıyor. Ama yılmadan, usanmadan bunların bir şekilde üstesinden gelerek yolumuza devam ediyoruz. Çocuklarımıza, torunlarımıza bu yapay dünyayı bırakmak istemiyoruz, istememeliyiz! Onlara ev yada araba bırakacağımıza, bağ – bahçe, tarla bırakalım ve bunların önemini anlatalım. Topraklarımızı birileri satın alıyor. Yarın öbür gün isteseniz de geri dönemeyeceksiniz. İsteseniz de o eski yerel, doğal tohumlara ulaşamayacaksınız. İsteseniz de artık doğal olamayacaksınız…